F.Bahçe'nin evinde namağlup G.Saray'ı mağlup etmesine otoriteler ne dedi ?
9 Aralık 2007 11:07
KAZIM KANAT: ASLAN "MİYAV" DEDİ (SABAH)
Fenerbahçe derbiyi kazandı, tamam... Ama çok rahat aldığı bu maçı neden farklı kazanamadı? İşte bu nedenle bu maça damga vuran oyuncuları eleştiriyorum. Başta Roberto Carlos ve Semih Şentürk olmak üzere... Eğer biraz kolektif düşünceli oynasalardı, maçın skoru 8 Aralık'ta 8-0 olurdu.
Önce Zico'yu tebrik ediyorum. O henüz bir çaylak. Feldkamp gibi usta bir antrenörü, hem de antrenörlük dersi vererek yendi. Tebrikler
Ama maç 2-0 olduktan sonra Ümit Karan-Hakan Şükür ikilisini oyuna sokuyorsa bunun adı futbol cehaleti. Demek ki bildiği antrenörlüğü de unutmuş.
Asıl lafım Galatasaraylı 10 futbolcuya... (Kaleci Orkun Usak hariç) Bu kadar yüreksiz, korkak bir futbolu nasıl oynarsınız? Şimdi ben sizler için, "Aslan, kedi gibi miyavladı" desem, "Kişilik haklarıma saldırıyorsun" dersiniz. Evet, aynen öyle yapıyorum... Kişilik haklarınıza saldırıyorum! Böyle kalpsiz ve yüreksiz futbol oynamaya hakkınız yok.
AHMET ÇAKAR: FATURA FELDKAMP'A (SABAH)
Son yıllarda Galatasaray'ı hiçbir maçta bu kadar aciz ve çaresiz görmemiştim. Gerets zamanında Fenerbahçe'nin 4-0 kazandığı maçı hatırlıyorum. Dün gece de, Fenerbahçe biraz şanslı olsa ya da Orkun önemli bazı pozisyonları çıkartamasa yıllar önceki 6-0'ın rekoru kırılabilirdi.Feldkamp utanmalıdır. Sakat ve cezalılar bahane. Çoluk çocuğu Fenerbahçe'nin karşısına çıkarmış. 70 yaşını aşkın bir teknik adam çok iyi bilmeli ki, büyük maçlar büyük futbolcularla kazanılır.
Bu dakikalarda maç beşe altıya gitmediyse Feldkamp istavroz çıkarmalı. Ama sözüm ona kurt hoca son yarım saatte Ümit Karan ile Hakan'ı sahaya sürüyor. İş işten geçtikten sonra kurtarıcı yaratmaya kalkıyor. Maç 2-0 olmuş, Fenerbahçe farka gidiyor, kurnaz (!) Feldkamp aylardır yüzlerine bakmadığı Hakan ve Ümit'e "Hadi çocuklar kurtarın bu maçı" diyor. Yazık, bu kadro kendini büyük hoca zanneden bir adamın kaprisleri ve riskleri yüzünden ne hale geldi. Kalli zannetti ki, çekirge hep sıçrayacak. Ama dün gece çekirge zıplayamadı. Fırat Aydınus'un kart ve faul standartını beğenmedim. Aydınus daha önceki derbilerdeki performansının altındaydı. Örneğin Song'u atmalıydı. Verdiği ve vermediği kartlar zaman zaman çelişki dolu.
LEVENT TÜZEMEN: KALİTE FARKININ SONUCU (SABAH)
Kalli'nin şans çekirgesi Kadıköy'de sıçrayamadı ve Galatasaray Fenerbahçe'ye yine kaybetti. 4 puanlık farkın Galatasaraylı oyuncular üzerinde stres yaratmayacağı düşünülüyordu. Belki stres yoktu ama maç öncesi "Kazanmaya geldik" şeklinde kendinden emin konuşan Adnan Polat iki takım arasındaki kalite farkını hesaplayamamıştı.
Fenerbahçe altı yabancısını da oynatırken, Galatasaray sadece Nonda ve Song ikilisiyle sahada yer aldı. İsmail Bouzid kulübeye, Carrusca da tribüne demir atmışsa Galatasaray yönetimi bu transfer yanlışlarında kendisini sorgulamalıdır.
Zico, oyuna müdahalede başarılıydı. Uğur Boral'ı doğru zamanda çıkardı. Kalli, hücum hattının işlemediğini ve Galatasaray'ın rakip kaleye çok adamla gidemediğini görmesine rağmen maçı seyretti. Mehmet Topal ve Ümit Karan'ı daha önce oyuna almalıydı ama yapamadı.
Serkan boş alan buldu ancak Arda ve Nonda'nın yanlış pas tercihleri yüzünden topla buluşamadı. Arda, Lincoln'un görevini üstlenemedi. Topu ayağında fazla tutup rakibin yerleşmesine izin verdi. Yönetim, Lincoln ile "Ne olacak senin halin?" diye konuşmalı. Sabri de bu performansıyla kadroya girmediğinde Kalli'ye sitem etmemeli.
ÖMER ÜRÜNDÜL: FENERBAHÇE TARİHİ FARKI KAÇIRDI (SABAH)
Fenerbahçe disiplinden kopmadan ve özellikle ikinci yarı sergilediği mükemmel futbolla haklı bir galibiyet aldı. Sarı-lacivertliler maça atak başladı ve erken bir gol buldu. Golden sonra Galatasaray belli bir bölüm oyunu karşı alana yıktı. Yüksek tempo ve ilerde çoğalma klasikleri ile pozisyon bulmaya çalıştılar. Ancak sahadaki 11'in yapıları itibarı ile organize olmaları mümkün değildi.
Galatasaray'daki yerleşme bozukluğu ve moral kaybı Fenerbahçe'nin takım halinde oyuna girmesini sağladı. Eğer Orkun'un direnci olmasa ve Fenerbahçe biraz daha becerikli olsa çok büyük bir fark gelebilirdi.
Feldkamp'ın Sabri'yi ön liberoda görevlendirmesi yanlıştı. En büyük yanlışı ise Hakan Şükür'ü oyratmamaktı. Çünkü yüksek toplarda Edu ve Lugano'nun dengesini bozacak tek isim Hakan'dı. Bugüne kadar bütün yanlışlarından şansıyla kurtulan Fedkamp dün cezalandırıldı. Aslında çok daha ağır bir yenilgi ile karşılaşmaması da şansıydı. Hakem Fırat Aydınus oyuna hakim olarak ufak tefek yanlışlıklar dışında zorluk derecesi yüksek maçı başarıyla yönetti.
GÜRCAN BİLGİÇ: HAYATIN GERÇEKLERİ (SABAH)
Fenerbahçe bu maçı iki hafta önce kazanmıştı aslında. Ankaraspor maçı sonrasında cezalı duruma düşen Alex; "Denizli'de kart görme riskine girmek istemedim. Galatasaray maçını garantiye aldım" dedi. Üç gün sonra kart sınırındaki Lugano'nun da riske edilmeyeceği açıklandı. Hafta boyunca yöneticilerden ortamı gerecek, havayı değiştirecek tek açıklama gelmedi. Kimsenin ağzından kelime çıkmadı.
İkinci golle birlikte Galatasaray maçı bitirdi, yenilmezliği ile vedalaştı. Üst üste yedikleri kontralardan ve Orkun'u kalesinde devleştiren kurtarışlardan sonra, Kalli bir Alman geleneği uyguladı; sahadaki forvet sayısını arttırdı. Hakan Şükür ile Ümit Karan, Nonda'ya eklendi. Deivid'in atılması, Fenerbahçe'nin 10 kişiye düşmesi bile, son 15 dakikayı yine de Galatasaray için 'son umut' periyodu yapamadı. Fenerbahçe adına maçın kahramanları çoktu. Gökhan Gönül, Aurelio başı çekiyor. Selçuk yerine oturdu. Edu-Lugano ikilisi hatasızdı. Carlos yine maçın rengiydi.
Hayatın gerçekleri var. Futbolun da değişmez tavırları. Saraçoğlu bir geleneğin ortasında duruyor. Bazı şeyler değişmiyor, bazı ilkler yaşanıyor, bazı dersler veriliyor, bazıları yerlerini hatırlıyor.
AZİZ ÜSTEL: ÇEKİRGE ÖLDÜ (FOTOMAÇ)
G.Saray sahaya çıktığında takım dizilişinden yine Kalli'nin bir abukluk yapacağı belliydi. Hayatında ön libero oynamayan iki kişi Barış ile Sabri'ye G.Saray'ın orta saha savunması teslim edilmişti.
Genç futbolcuların olağanüstü çabası, sahanın her yerini parsellemeye çalışması sonucu G.Saray zaman zaman F.Bahçe kalesi yakınlarında gözüktü ama Allah için gol pozisyonları bulamadı. F.Bahçe ise farklı kazanacağı bir maçı hem Orkun'un kurtarışları, hem de laubalilikleri sonucu böyle bitirdi.
Ben dün akşamki kadar G.Saray'ı aciz içinde görmedim. Aynı statta Fatih Terim'in ilk geldiği yıl 6-0 yenilmişti ama bu kadar aciz olmamıştı.
F.Bahçe oturmuş, ne yaptığını bilen, tıkır tıkır oynayan bir takım ama asla yenilmeyecek bir 11 değil. Eğer G.Saray'da doğru dürüst yönetim olsa ve sezon başında sağlam transferler yapılsa bu duruma düşülmezdi... Salt futbolda değil, hemen hemen bütün spor dallarında G.Saray nal topluyor. Bütün bunların sebebi de Özhan Canaydın, bütün zamanların en kötü kulüp başkanı.
NECATİ BİLGİÇ: FARK KAÇTI (FOTOMAÇ)
F.Bahçe ligin yenilmez (!) lideri G.Saray'ı Kadıköy'de evire çevire mağlup ederek zirveye de bir adım daha yaklaştı. Eğer Orkun bu kadar başarılı olmasa veya F.Bahçe forvetleri bencillik yapmasa Semih ve Deivid'in gollerinden başka liglerin tarihi gol rekoruna ulaşılırdı.
Maçın F.Bahçelilerin dışında en iyi oyuncusu özellikle ilk yarıda G.Saray'ın 12. adamı olarak görünen hakem Fırat Aydınus'tu. F.Bahçeli futbolculara yapılan kartlık sertlikleri seyreden Aydınus, bunlara itiraz eden Uğur Boral'a kartını göstermekten utanmadı. Sabri'nin Semih'e, Barış'ın Uğur'a, Servet'in Aurelio'ya ve G.Saraylı Uğur'un Carlos'a kartlık tekmelerine faul bile çalmadı. Sanırım devre arasında ağabeylerinden zılgıtı yiyince 2. devrede G.Saraylılara kartlar çıkmaya başladı. Ama Song'un Semih'e attığı tekmeyi sarı kart gösterirken 77'de Hakan Balta'nın tahrik ettiği Deivid'e aynı toleransı göstermedi ve kırmızı kartını çıkardı.
SELÇUK YULA: SÜRPRİZ OLMADI (FOTOMAÇ)
Kadıköy'de klasik bir F.Bahçe-G.Saray gecesi yaşandı. Neticede bir sürpriz olmadı ve F.Bahçe kazandı. Fark da gelebilirdi ama kafalar CSKA maçındaydı.
İşte hafta içinde belirttiğimiz bu 5 maddeyi dün gece hep birlikte yaşadık. F.Bahçe sahaya beklediğimiz kadroyla çıktı. Uğur Boral'ı ilk defa bu kadar agresif gördüm. Bu agresiflik, kendisine pahalıya mal olabilirdi. Sarı kart gördü... İkinci devre Zico'nun sahaya Vederson ile çıkması gerekiyordu ve Zico da bu doğru hamleyi yaptı.
Yalnız, PSV maçında Alex, Semih'e topu yerden vermişti. Dün gece havadan verdi. Demek ki bu olay bile Zico'nun takımı nasıl hazırladığının bir göstergesi. Zaten Zico geldiği günden beri bütün büyük maçlarda ve derbilerdeki başarısının sebebini, millete anlatamadı. Yok "kurt adam Kalli'ymiş", yok "genç Zico'ymuş." Valla, futbolda bu işin kurdu, timsahı olmaz. Adamı bir anda kediye çevirirler. Zico da geldiği günden beri bu işi yapmakta büyük usta. Son söz... Eğer F.Bahçe, CSKA maçını düşünmeseydi fark açılabilirdi. G.Saray'da "Çok iyi top oynadı" diyebileceğim bir futbolcu yoktu. Bu işin yorumunu zaten G.Saraylı arkadaşlarımız yapacaktır.
BÜLENT TULUN: FENERBAHÇE ÜÇ PUANI HAK ETTİ (FOTOMAÇ)
Bir takım, maç boyunca yüzde 53 topa sahip olarak ancak bu kadar etkisiz ve pısırık, bir oyun oynayabilir. Fenerbahçe ise son derece akıllı, görev dağılımını çok iyi yapmış ve çok eleştirilen teknik direktör Zico'nun müthiş yönetimi ile Galatasaray karşısında klasik galibiyetlerinden birini daha aldı.
Galatasaray'ın stratejisini ve oyun planını anlamak mümkün değildi. Oldukça kısa boylu bir kadroyla sahaya çıkmasına rağmen, sürekli top şişirdi ve Fenerbahçe savunmasında Edu ve Lugano bütün topları armut gibi topladı.
Sürekli basın mensuplarını aşağılamak için kendine göre laf oyunları yapan Feldkamp'ın daha ciddi işleri olmalı. Serkan Çalık adlı oyuncunun Galatasaray klasında bir oyuncu olmadığını ve eğer Fenerbahçe maçında oynarsa Edu ve Lugano arasında kaybolacağını, cuma günkü yazımı okuyanlar anımsayacaktır. F.Bahçe maçları dönüşü otobüste antrenör kovma muhabbeti yapan fırtına yöneticiler, aynı alışkanlıklarını devam ettirirlerse bu sefer yerinde bir iş yapmış olurlar.
TURGAY ŞEREN: KAZANIRKEN İYİYDİN KAYBEDİNCE NASILSIN? (AKŞAM)
Sarı-Kırmızılı takım maç öncesi haliyle bir derbi müsabakasını kazanmak ister. Ama kazanmak için de önce yapılacak şeyler vardır. Herhalde Feldkamp onları bu kez yine unuttu...
Bir Galatasaray-Fenerbahçe maçı oynanıyor, düşünün Sarı-Kırmızılı takımın, rakip kalede bir tek gol pozisyonu yok. Bırakın gol pozisyonunu öyle yalandan rakip kaleye şut da yok. Fenerbahçe kalecisi Volkan, hayatının en rahat maçını oynadı. Sağdan-soldan tek tük gelen topları da armut gibi topladı. Ama yine de aferin, en ufak bir hata yapmadı doğrusu.
Bana göre: 1) Hakan Şükür ilk dakikadan itibaren bu takımda oynar. 2) Ümit Karan da ilk on birde oynar hatta yanlarında da Nonda varsa bu üçlü rakip her defansı hallaç pamuğu gibi atar.
ERMAN TOROĞLU: ZORLANMADI BİLE (HÜRRİYET)
GALATASARAY'ın sakatları var tamam. Galatasaray'da yedekler de var. Oynamayanlar, bir de sahaya çıkan takım var.
Maçın başlama düdüğünden son düdüğüne kadar bu Fenerbahçe kadrosu, Galatasaray'a göre çok iyiydi. Maçın hiçbir dakikasında bu maçı "Galatasaray döndürebilir" tahmini yapılamadı. Televizyon ne gösterdi bilmem ama sahanın içi onu gösteriyordu.
Galatasaray doğum sancıları çekiyor. "Lincoln, Linderoth olsaydı ne olurdu?" diyenlere, şunu söyleyebilirim. Öyle veya böyle, Hakan Şükür kenarda, Ümit Karan kenarda. Eğer Ümit Karan ile Hakan Şükür bu Fenerbahçe derbisinde ve böyle bir maçta ilk 11'de forma bulamıyorlarsa, bundan sonra bu takımda mücadele etmeleri gereksiz. Bu şu demektir. Feldkamp ve yönetim bu oyuncuları istemiyor.
İLKER YASİN: KORKAK FELDKAMP (HÜRRİYET)
YAZIK... Değişim adına kimliğini kaybeden bir Galatasaray. Rakiplerini analiz etmekten aciz, hesaplarını korku ve koruma üzerine yapan, 21. yüzyıl Galatasaray'ına yakışmayan bir teknik direktör.
Birkaç hafta önce ligin sonuncusu Ankaraspor, Fenerbahçe'yle bu statta kora kor mücadeleye girişmiş ve sahadan 4-2 yenik ayrılmıştı. Dün gece ligin son sırasındaki değil, zirvesindeki Galatasaray'ın mücadelesi bir öncekinden çok daha üzüntü veren bir düzeydeydi.
Bence, Feldkamp'la Galatasaray'ın şampiyonluğu yakalaması mümkün değil. Yaşlı hoca, Trabzon, Panionios, İstanbul BŞB maçlarındaki oyun anlayışıyla karşılaşmaya başladı. Hasan Şaş'tan sağ bek, Bouzid'in orta alan kenar oyuncusu, şimdi de Sabri'den ön libero... Bu Kalli'nin Galatasaray'la ne kadar oynadığının açık bir işareti. 56. dakikada gelen ikinci golden sonra farkın 5'e, 6'ya gitmesi içten bile değildi. Dün akşam Fenerbahçe, Galatasaray'la sanki PAF takımı karşılaşmasını oynar görüntüsü içindeydi.